● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.


Join the forum, it's quick and easy

● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.
● яσ¢κeя   τeam ●
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Bob Dylan

Aşağa gitmek

(: Bob Dylan

Mesaj tarafından Chaz C.tesi Ekim 04, 2008 12:39 am

1941 Minnesota doğumlu. Bay Abraham ile Bayan Beattie’nin oğlu. İlk
ismiyle, Robert Allen Zimmerman. Rusya’dan göç eden Yahudi atalarının
niçin bir Alman soyismi taşıdıkları hakkında bir fikri yok. Söylediğine
göre, kendisine seçtiği yeni soyisminin, Galli şair Dylan Thomas ile
bir ilgisi de…

Sonradan “Huzurevine oranla daha fazla kişinin öldüğü yer” olarak
tanımlayacağı üniversiteden atıldığında, henüz onsekiz yaşında genç bir
adam. Yirmisinde ise dağınık ve kirli saçları, eski püskü giysileri,
omzunda gitarı ile New York’ta, “Beatnic”lerin arasında. Ona göre New
York “Henüz çok fazla insanın gitmediği, gidenin de geri dönmediği” bir
yer ve oraya gitmek, “Aya gitmek gibi bir şey”…

“The Freewheelin’ Bob Dylan” 1963’te piyasaya çıktığında, o artık
bir ilah olma yolunda. Albümün kapağında New York sokaklarında
sevgilisi Suze Rotolo ile birlikte çekilmiş bir fotoğrafı var. “Blowin’
In The Wind”, herkesin dilinde.

Her seferinde farklı bir şeylerden bahsetti o. Savaşların
anlamsızlığından, Tanrı’dan, adaletsizlikten, seksten, aşktan,
sevgiden… Ve her seferinde değişik kesimlerin tepkisini çekti. Bu onun
kabahati değildi aslında. Bir şeyler söylüyordu; ama bir başka sefer
aynı şeyleri tekrarlamıyordu. Sadece içinden geleni yapıyordu. Belki
de, kitleler onu görmek istedikleri gibi görüyordu. Folk müziği
seçmesinin nedeni de zaten, gitarı ve armonikasından başka hiç bir şeye
ihtiyaç duymayacak olmasıydı. Evet, bir bencildi o…

Joan Baez’in söylediğine göre, “gördükleri sadece kendisi için bir
şey ifade ediyordu”. “Başkalarının ihtiyaçları için kafa yoran biri
değildi.” Yine de Baez ona aşık oluyordu. Geceliği oniki dolarlık izbe
bir otel odasında gazetecilere üstünde kocaman siyah ceketi, beyaz
gömleği ve mor kol düğmeleri ile röportaj verirken, Baez’in gözünde
“Gözleri Tanrı’nınki kadar yaşlı ve kendisi bir kış yaprağı kadar
naif”ti. Aşk, demek ki böyle bir şeydi.

Kadınlarından en çok hangisini sevdi acaba? Kendisine Fransız
şairlerini tanıtan Suze Rotolo’yu mu, onu anne şekfatiyle kucaklayan
Joan Baez’i mi, yoksa Joan Baez’in Woodstock’taki evden almasına izin
verdiği mavi geceliğin sahibi olan karısı Sara Lowndes’i mi?

Bu sorunun cevabını bilmiyoruz ama onu belki de en çok öfkelendiren kadın Marianne Faithfull.


1965’te İngiltere turnesi sırasında yanındaki “elit bohemlerle”
birlikte Savoy Otel’dedir Bob Dylan. Ve Marianne Faithfull ona yakın
olabilmek için otele gider, odada bir köşeye çekilir. Dylan’ın
daktilosuna, “eninin ideal mısra ölçüsü olduğunu söylediği” kalın bir
tuvalet kağıdı takılıdır. Faithfull onun dikkatini çekmediğini
düşünürken, o, sürekli bir şeyler yazmaktadır. Ne yazdığını sorduğunda,
aldığı cevaba şaşıracaktır Faithfull. Dylan, onun hakkında bir şiir
yazmaktadır.

Dylan’ın teklifi üzerine, yeni albümünü dinlerler bir gece otel
odasında. “Onun özel dinleyicisi olmanın” bir bedeli vardır elbette. O
gece “Tanrılardan biri Olimpos’tan inmiş, ona kur yapmaktadır”.

Ama Faithfull, bir Tanrı’yla yatmaktan korkar. Üstelik hamiledir ve
bir hafta sonra evlenecektir. Faithfull’un o gece gerçeği söylediği
için pişmanlık duymasının nedeni, onunla yatamamış olması değil, o
tuvalet kağıtlarına kendisi için yazılanları hiçbir zaman öğrenemeyecek
olmasıdır.

İngiltere turnesi Joan Baez’le ilşkilerinin de sonu olur. Forest
Hill Konseri’ne kendisini davet ederek New York’tan Amerika’ya
açılmasına yardımcı olan Joan Baez’i, İngiltere turnesinde sahneye
davet etmemiştir.

1973’teki “Pat Garrett and Billy The Kid” albümüne kadar bir süre
sessiz kalır. Bu yıl, “Knockin’ on Heaven’s Door” ile Bob Dylan
olduğunu bir kez daha hatırlattığı yıldır. Üç yıl sonra gelen Desire
albümündeki “One More Cup Of Coffee” ise bir başka klasik olacaktır.

Turnelerle, konser albümleriyle, filmlerle, toplama albümlerle bugüne gelinir.


İnişli çıkışlı hayatını yazıyor şimdi. Yüzyılın büyük şairleri arasında ismi geçiyor.


“Nashville Skyline”’ın kapağındaki o hırpalanmamış çocuk
gülümseyişinden ne kadar uzak. Bob Dylan’ın zaman yerleşmiş tenine,
bakışlarına. Şimdi bir koca adam.














Chaz
Chaz
!! Broken !!
!! Broken !!

Kadın
Terazi Domuz
Mesaj Sayısı : 4543
Yaş : 28
Uyarı :
Bob Dylan Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Bob Dylan Right_bar_bleue

Aktiflik Puanı :
Bob Dylan Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Bob Dylan Right_bar_bleue

Ruh Hali : Bob Dylan Mutlu10
Reputation : 1150
Points : 2147631037
Kayıt tarihi : 14/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz