● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.


Join the forum, it's quick and easy

● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.
● яσ¢κeя   τeam ●
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2

Aşağa gitmek

(: Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2

Mesaj tarafından Chaz Paz Kas. 23, 2008 11:30 pm

İLK KEZ ROCK’N COKE’DA

A: Dünyaca ünlü yabancı grupların da yer aldığı rock festivalleri ülkemizde bir hayli arttı. Bunlarda seni niye göremiyoruz?
Ş:
Kalabalık organizasyonlarda sese ve teknik ayrıntılara dair aksilikler
olur ya o yüzden biraz uzağında kalmaya gayret ettiğim bir şeydi. Ama
esas sebebi çok rastgelmemesidir. O sırada ya turnede olurum, ya da
başka tarihlerde önceden planlanmış bir konser olur. İlk kez bu sene
bir festivale katılacağım. Yani benim planlanmış bir uzak durma tavrım
yok, her ne kadar bazı taraflarını korkutucu bulsam da. Yani henüz tam
standartların oturduğunu düşünmüyorum.

A: Bu sene ilk kez katılacağın Rock’n Coke’a senin Perdeler albümünde birlikte bir parça yaptığın Apocalytica da geliyor.
Ş:
Onlarda bizden sonra çıkacakmış. Bir sürpriz olur diye bir parçayı
beraber çalma fikri geldi. Fakat şimdi yoğun bir turne programları var,
konser öncesi prova imkanı bulabilir miyiz, bilemiyorum. Ama onları
göreceğim için, aynı sahneyi paylaşacağım için bile mutluyum hani.

A: Son albümünde 4 parçada yaylıların katılımı var. Bunda Apocalyptica ile çalışmanın etkisi var mıydı?
Ş:
Yaylı enstrumanların sesini insan sesine çok yakın bulmuşumdur.
Apocalyptica ile çalışma yapmamızda benim onların müziğine hayranlığım
yatıyor. O yaylılar da ise Ozan’ın (klavyecisi) fikriydi. İlk önce
keyboardla çalarken yaylı fikri gelişti.

“YURTDIŞI İÇİN; ALACAKSIN GRUBUNU HERŞEYE YENİDEN BAŞLAYACAKSIN”

A: Bir aralar senin yurt dışı projelerin başlıyor gibiydi.
Ş:
Universal firmasıyla çok güzel bir noktaya gelmiştik. Fakat Universal
kapandı. Dolayısıyla ben de daha sonra “Biz şöyle bir noktaya
gelmiştik” diye kimseye hatırlatmadım. Ama o aşamada benim hissettiğim
iki tane gerçek var. Birincisi bunlar masa başında yapılacak şeyler
değil. Buradaki şirketin kafaya bunu takıp, her hafta Londra’ya falan
gitmesi lazım. Kimse yeni biri olsun, Türk olsun, çok da iyi olsun diye
birşey düşünmez. Hiç böyle bir ihtiyaç yok. Bu şekilde de albüm
üretilmiyor. Geçtiğimiz yaz hem böyle müzikal olarak neler oluyor, hem
de tatil yapmak için Amerika’ya gitmiştim. Orada farkettiğim bir gerçek
var, Aptül... Eğer böyle bir arzun, gerçekten varsa; alacaksın grubunu
yeniden başlayacaksın. Burda nasıl barlarda çalarak başlıyorsun, orda
da bu süreci başlatacaksın. Olursa olur, olmazsa olmaz. Bunun en
gerçekci, en sağlam yolu bu. Ben nasıl genç bir kızken, burada da
gruplar kurup, konserlere çıktıysam aynısını da orada da yapmalısın.
Ama insanın yaşı ilerleyip, biraz yorulunca böyle birşeyi göze alabilir
mi? Bu soruyu kendi kendine soruyorsun. Ama çok içimden geliyor.
Başarılı olur ya da olmaz, o ayrı bir konu ama o tecrübeleri yaşamayı
çok isterim. Bunun dışında “Türkiye’de böyle biri var, şirketimizde bir
de siz dinleyin” yaklaşımı çok sağlıklı bir metod gibi gelmiyor. Ve bu
güne kadar tek denenen metod da bu ve çok başarılı olduğuna da tanık
olmadım. Söz konusu pop müzik olsa bu tip şeyler daha değer
taşıyabilir, Rock gibi müzikler yaptığın zaman arenası sahne. Yani
sahnede iyiysen, kendine iyi bir gelişim süreci yaratabilirsin. Zaman
zaman içimden pılımı pırtımı toplayıp, bunları denemeye kalkmak
gelmiyor mu? Geliyor ama hakkaten hayatının minimum 3, 4 senesini
ayırman gerekir. Tıpkı gençliğimde olduğu gibi.

A: Eskiden bize biraz daha mı kolay geliyordu?
Ş:
Sözkonusu müzik olduğunda bizim çok farklı yerlerde olduğumuz şeyler
var. Yani orda 50 yıldır büyük bir standartta devam edenler, burada
daha deneme yanılma yoluyla hayata geçiyor. Bu yüzden, sadece müzik
üreten firmaların değil, müzik yapanların da vizyonu çok dar.
Dinleyicinin de öyle. Bir kere kendi içimizde bunu aşıp, standart hale
getirmeliyiz. Başka bir ırktan, başka bir coğrafyadan, başka bir
kültürden gelen bir adamla aynı masa etrafında yapabilmenin yolu,
seninde aynı satndarta gelmiş olmandan geçiyor. Birincisi Türkiye’de
müzik yapmak o kadar kolay birşey değil. İkincisi o söz ettiğim
sandartlar önemli çünkü aynı dili konuşmuş olmuyorsun. Burda
kastettiğim gerçek anlamda lisan değil. Farklı dünyalardan
bahsediyorum. Ama eğer bunları aşabilirsen, iyi bir müzisyenin sahnenin
üzerinde de hangi coğrafyadan geldiğinin hiç bir önemi yok. Her yerde
“Hoşgeldin” denir sana. Bunun için hakkaten gidip orada uğraşman
gerekir. Benim ikna olduğum şey bu.

TÜRKİYE’DE ROCK

A:
Senin ilk abümünü yaptığın dönemde Teoman ve Özlem Tekin gibi isimlerde
Pop piyasasının satışına ulaşan alternatifler getirince müzik sanayi bu
konuda rock’ı da dikkate alan bir sektör oluşturma işine girişti
diyebilir miyiz.
Ş: Bizden önce de çok düzeyli albümler yapıldı.
Hepsi birbine kapı açtı diyebilirim. Albümlerin iyi bir satış
yakalaması “demekki bu alanda da bir sektör oluşturalım” düşüncesi
yaratmış olabilir. Fakat bu o mantıkla ilerleyebilecek bir şey değil.
Zaten o mantıkla da ilerlemedi. Kendi işini iyi yapalar ilerleyebildi.
Rock müzik, birine tamam sen bunu yapıyorsun diyebileceğin bir şey
değildir. Pop müzikte belki böyle kararlar alınıyordur, olabilir ama
birini alıp kaşın gözün güzel diye sahneye çıkartıp rockçı yapamazsın.
O yüzden doğal bir gelişim süreci yaşadı gibi gelmiyor bana. Çünkü bu
müziği yapan insanlar, hayatının merkezine oturtan insanlar. 19, 20
yaşından itibaren barlarda çalmaya başlıyorlar ya da küçük
kalabalıklarla başlıyorlar. Müzik dinlemeyi ve müziğe vakit ayırmayı
başlıbaşına seçiyorlar. Bunun doğal olarak bir fark yaratacağı çok
açık. Bu dünyada da böyle. Dünyada da bu yüzden en çok satış yapan
albümler rock albümleri. Müzik şirketlerine kalıcı ticari başarıları
yaşatmış olanlar rock albümleridir. Bir takım planlardan uzak olmakla
birlikte, daha doğal biçimde yerli yerine oturmaya başladığını
görüyorum. Şu anda “Bu akşam nereye gidelim”diye konuşsak,
gidebileceğimiz en az üç konser vardır. Bu çok sevindiric bir şey. Sırf
bu bile başlıbaşına çok sevindirici birşey. Birileri de bu albümleri
yapabilsin diye maddi olarak girişimde bulunuyor. Bütçeler ayrılıyor,
stüdyolar kiralanıyor. Bunların geri dönüşümünün olduğunu görmek çok
önemli. Çünkü, bu şekilde tekrar müziğe yatırım yapabilme fırsatı
doğuyor. Müziğin ticarileşmesi okadar da kötü birşey değil. Eğer doğru
değerlendiren insanların ellerindeyse.

A: Tarkan’la (Gözübüyük)
bundan 8 yıl önce bir sohbetimizde konuşmuştuk. Bana “Aptül, o batıda
eleştirilen müzik sanayinin bizdi ‘s’si bile yok.” demişti. Ticari
mantık uzun soluklu olmaktan çok günü kurtaran, bir an önce parsayı
vuralım anlayışından kaynaklanıyordu. Yoksa müziğin endüstri halini
alması başka bir tartışma konusu olsa gerek.
Ş: Çok haklısın.
Sonuçta o söylediğin tutum hâlâ var. Yani kısa günün kârına bir an önce
ulaşmak. O tutumdur ki, bugün müzikal anlamda en kötü sektörel dönemini
geçiriyor. Kısa günün kârıyla buraya kadar gelinebildiğini herkes
farketmiş durumda. Bu sadece şirketleri
ilgilendiren bir durum değil.
Müzisyenlerin tavrı da öyleydi. Müzik üreten insanların da fabrika gibi
her dakka her saniye “bu müzikten çıkalım, başka müzik türlerine
bakalim” tavrı da çok yıpratıcı bir süreci başlattı. Hep beraber biz
odönemin sonuçlarını yaşıyoruz. Ama beni sevindiren; buna ek olarak,
kendiliğinden, doğal olarak nasıl tarlada otlar çıkar. O şekilde bir
şeyler çıkıyor. Bu beni mutlu ediyor. Çünkü o kendi doğasından yani
müzikten çıkan şeyler. Birilerinin karar verip, yaptırdığı şeyler
değil. 4 tane adam bir araya gelip, müzik yapmaya karar verdiği zaman
bir şirket bunu çok ta yönlendiremez. Dinleyiciler de bunu alıp,
hayatlarında bir yere oturtuyorsa; iş bitmiştir.

A: Ama hep
karışılma korkusu vardır hani. Bu korku da pek haksız sayılmaz hani.
Bunun müzik dışındaki alanlarda da örnekleri var.
Ş: Objektif
fikrimi söylemem gerekirse; insanların karışmak istemesinin altında
illaki çok negatif şeyler aramak gerekmiyor. Bir şeyler oturmaya
başladıktan sonra artık herkes neye karışacağını, neye karışmayacağını
biliyor. Benim ilk başladığım dönemlerde kimse o albümümün ticari
başarı kazanacağına inanmıyordu. Benim de hiç bir fikrim yoktu
açıkcası. Bir kız var, şarkı söylüyor, güzel de söyleyebiliyor galiba,
kendi şarkıları da var diye bakılıyordu ama kimse ne olacağını
bilmiyordu. Benim şansım açıkcası, kimsenin karışmamasıydı. Müzisyen
alt yapılı bir şirketle çalışıyor olmamın da bunda payı büyüktü. Fakat
insanların bugün karışmak istemesini, bir açıdan doğal karşılıyorum.
Çünkü hakkaten büyük paralar yatırılıyor, bu işe. Ve en sonunda da
iflas edebiliyor, bu şirketler. Tabiki onlar da kendi algıladıkları,
kafalarının yettiği yere kadar karışmak istemeleri normal. Gözardı
edilen şu; bütün dünyada yapımcı parayı yatırır ama albümü yönlendirme
işini prodüktöre bırakır. Dünyada prodüktör diye bir şey vardır. En
tavizsiz gruplar bile zamanı geldiğinde kendilerini bir prodüktöre
teslim ederler. Çünkü o kişi başka ve daha objektif açıdan bakabilir.
Böyle bir eksiklik olduğu için Türkiye’de yapımcılar biraz da prodüktör
kılığına büründüğü için birilerinin karışması bize her zaman antipatik
gelmiştir. Doğru da değildir. Yani müzik bilen insanın karışması lazım.
Ama şimdi şimdi onlar da oturuyor. Bakıyorum her albümün bir prodüktörü
var artık. Ya da tamamen kendileri yapmış. Yavaş yavaş bazı şeyleri
atlatıyoruz gibi geliyor bana. Daha tam oturması için bir 10 sene daha
var. Bir yıl öncesini hatırlıyorum. Bir 10 yıl öncesine bakıyorum.
Açıkcası ben 15, 16 yaşındayken böyle bir şirket olabileceği aklımın
ucundan geçmezdi.


Aptulika - 29 Temmuz 2005
Chaz
Chaz
!! Broken !!
!! Broken !!

Kadın
Terazi Domuz
Mesaj Sayısı : 4543
Yaş : 28
Uyarı :
Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2 Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2 Right_bar_bleue

Aktiflik Puanı :
Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2 Right_bar_bleue

Ruh Hali : Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-2 Mutlu10
Reputation : 1150
Points : 2147630787
Kayıt tarihi : 14/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz