● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.


Join the forum, it's quick and easy

● яσ¢κeя   τeam ●
Merhaba misafir!Foruma hoşgeldiniz.Forumdan daha fazla yararlanmak için giriş yapın ya da kayıt olun.
● яσ¢κeя   τeam ●
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3

Aşağa gitmek

(: Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3

Mesaj tarafından Chaz Paz Kas. 23, 2008 11:31 pm

PRODÜKTÖR KAVRAMININ ÖNEMİ
A:
Senin ilk albüm yaptığın zamanla bugün arasında olumlu gelişmede
prodüktörün öneminin kavranması galiba. Şimdi daha aklı başında daha
rock konusuna hakim prodüktörler çıkıyor sanırım.

Ş: Kesinlikle öyle
onu söylemeye çalışıyorum. Ben o zaman da şanslıydım. Çünkü ilk
albümümü yaptığımda bile bir prodüktörle çalışabilme arzumu kabul
ettirdiğim bir şirketin içersindeydim. Aksi olsaydı yapmazdım zaten.
“Öyle değil, böyle yapmalısın” diyen birinin müzikten anlayan birisinin
olmasını isterim. Patron konumundaki birinin böyle bir şeye
karışmasının kabul edemem. Yarın obürgün gene herşey eskisi gibi olsa
ben gene albüm yapmam, barda şarkı söylerim. Senin içinde bulunan öz
yeteneklerin eğer doğru kullanabiliyorsan bir işe yarıyor. Buna mecbur
olmamalıyım. Bunu mecburen yapmaya başladığım zaman, başkalarının
isteğine göre hareket ettiğin an o müzik değil. Onun yerine başka bir
işte verimli olmayı tercih ederim. Ben içimden geleni, mümkün olduğu
kadar az filtrelenmiş olarak yapmalıyım.


A: Rock albümlerinde prodüktörün öneminin kavranmasında Tarkan (Gözübüyük)’ın da bir hayli katkısı oldu sanırım.
Ş:
Müziği bir kenara bırakırsak, insan olarak yaşadığın her anı değerli
kılabilmek gibi çok önemli bir özelliği var. Böyle bir duygusal anlam
bütünlüğü olunca kötü bir iş çıkmasına imkân yok gibi. Albümüme katkısı
çok fazla oldu. Bu albümün oluşum aşamasında bitmesin dediğim tek
çalışmadır bu. Normalde hani insan üç, beş ay geçtikten sonra biraz
yorulur, “ne zaman bitecek” falan der ya, bunda tam tersi oldu. Onunla
çalışmak o kadar dolu dolu geçiyor ki, anlatılamaz. Çıkan işe hakikaten
bir etkisi olduğunu düşünüyorum.


GEÇMİŞE YOLCULUK
A: “Geçmişe
Yolculuk” adlı parçanda; “Bir bilet istiyorum sadece gidiş olsun”
diyorsun. Eskiyi bu kadar çok mu özlüyorsun? Ş: Kendi ayaklarının
üzerinde durmak zorunda olduğun andan itibaren yaşadığın hayatla, o
güne kadar yaşadığın hayat arasında fark oluyor. İşin işine yaş,
tecrübeler de girdikten sonra bazı şeyler değişiyor. 13, 14 yaşındayken
senin için anlamlı olan şeyler, bugün yerini başka şeylere bırakmış
olabiliyor. Ben kişi olarak hayatımda bunları yitirmek istemeyen
biriyim. Mümkün olduğu kadar çocukken, gençken doğru bildiğim şeyi 40
yaşında da koruyabilmek istiyorum. Doğru mudur, yanlış mıdır?
Bilmiyorum. Ama benim böyle bir ihtiyacım oluyor genellikle. Çünkü o
zaman ki heyecanım, o zaman ki yaşama sevincimin eksildiğine tanık
oluyorum. Bunların çok daha arttığını diğer insanlarda da görmedim.
Hele bizim jenerasyonda hiç görmedim. Onu da ben en çok müzikle hayatta
tutuyorum. Ogün de yaptığım, bugün de yaptığım, bundan 10 sene sonra da
yapacak olduğum şey, müzik. Hayatımda kendimi bildiğim andan itibaren
varolan ve değişmeyen tek şey müzik.Onu korumak istiyorum. Ve ozaman ki
halimle korumak istiyorum. Zaman içinde insanın yorgunluk gibi bir şeyi
devreye giriyor. 17 yaşındayken dünyayı tersine çevirebilirim diye
hissediyorsun. 30 küsur yaşındayken ayağın biraz daha yere basıyor.
Belki içinde o heyecanı taşıyorsun ama çeviremeyeceğini biliyorsun
tekbaşına. Oysa ki ben buna inanmak istemiyorum. Hep çevirebilecek
mişim gibi bir heyacan olsun istiyorum.


A: Bugünkü gençlik biraz daha gerçekci galiba. Ne dersin?
Ş:
Bizim gençliğimizde seçeneklerimiz çok daha az olduğu için, hele söz
konusu müzik ise bu daha iyi hissedilirdi, daha romantiktik. Meselelere
yaklaşımımız daha duygusaldı.Şimdiki kuşak bir çok şeye çok kolay ve
hızlı erişebiliyor. Hem de dünya ile eş zamanlı olarak ulaşabiliyor.
Oysa ki ben Bursa’dan otobüse binip, İstanbul’a bir konser izlemeye
gelip, sonra da döndüğümü çok iyi hatırlarım. Şimdi ikisini yanyana
koyduğun zaman tabiki arada romantizm açısından bir fark var. Ama
bugünkü gençlik Live 8’i canlı olarak dünya ile aynı anda
izliyebiliyor. Ya da bir çok rock ustası ülkemize konsere geliyor. Biz
gençken bir çoğunu poster olarak görebiliyorduk ya da albümlerine
gecikmeli olarak ulaşıyorduk. Bu iyi mi kötü mü bilemiyorum. Bazı
şeylere kolay ulaşmak da kötü olmasa gerek. Bu büyük bir şans onlar
için yeter ki bunun kıymetini bilmek lazım.


A: Peki şimdiki kuşak kıymetini mi bilmiyor?
Ş:
Bence biliyorlardır. Biliyor olmalılar ki, herkes “Pink Floyd bir
tarafa, diğer gruplar bir tarafa” diyor. Bunu diyen adam 20 yaşında
yani. O grup, kadrosunu dağıttığında o çocuk dünyada yoktu zaten.
Grubun geçmisine de tanık değil, demek ki bir şekilde kıymet biliyor.


A: Gençliğinde tutkunu olduğun gruplardan biriyle bir konsere çıkmak ya da düet yapmak içinden geçiyor mu?
Ş: Geçmez mi canım.

A: Kim var isim verebilir misin?
Ş:
Seçim yapmak zor tabi. Ne bileyim, Deep Purple, Rainbow ya da Black
Sabbath döneminde herhangi birine denk gelmiş, herhangi bir müzisyenle
bir şey yapmak isterim. Ya da soruyorlar mesela hangi şarkıcıyla düet
yapmak istersiniz falan diye... Düet yapmayayım, David Coverdale’i
yakından seyretmek bile yeter bana.


A: Coverdale gelmedi ama Deep Purple, Dio, Blackmore gibi isimler ülkemize geldi, onların konserine gittin mi?
Ş:
Deep Purple, Blackmore’ın İstanbul konserlerini izledim ama Dio’nun
konserine turnem nedeniyle gidememiştim. Ama Los Angeles’da gittim. O
da denk geldi biraz da. Benim gittiğim dönemde hangi konserler var diye
hesap etmemiştim. Orada durum nasıl olmuş biliyor musun? Bizim Kemancı
gibi barlarda bizim dönemimizin grupları 300, 400 kişiye kimi zaman
unplugged, kimi zaman kadro uzun süredir ayrıymışta biraraya gelip gece
yapıyorlar falan hesabı sahneye çıkıyorlar. Açıkcası bunlar her haftada
yoğunlukla oluyor. Ama Dio’nun konseri Anthrax’la turne dahilindeydi. O
benim için sürpriz bir hediye oldu yani. Hayatımda izlediğim en iyi
konserlerden biriydi diyebilirim... Müthiş... Yaşı ilerledi diye nasıl
bir performans gösterecek diye merak ediyordum. Kolay değil hani adam
60’ını aştı, sahnedeki performansı hala muhteşemdi. Ben o konseri
izlmeye gittiğimde konserin yapılacağı yeri kapalı bir mekan
sanıyordum. Ancak açık hava tiyatrosuymuş. Geceleri de biraz soğuk
olacağını kestiremediğim için tişortle gitmiştim. Konser başladı ama
bir iki şarkı sonrası üşümeye başladım. O sırada Dio tişörtlerinin
satıldığı stand gözüme takıldı. Gidip bir tişört satın alıp soğuğa
biraz dayanırım dedim. Ama olacak gibi değil, parça arasında adama
gidip bu seferde uzun kollu bir Dio tişörtü alınca, adam da şaşırdı.
Olacak gibi değil gene üşüyorum. Hiç abartısız 3 tişort daha alıp üst
üste giydim. Toplam 5 tişortü üst üste giymiştim fakat bana mısın
dememişti. Gene üşüyordum. Bir parça sonrası gene tişörtcünün yanına
ğittim. Bu sefer kesin çözüm olarak gözüme deri montu kestirdim. Satıcı
adam beni tekrar görünce millete doğru “İşte en büyük Dio fanı”diye
gösterecekti. O konseri katkat Dio tişortlerini üstüste giymiş
vaziyette bir de montla acaip bir halde izlemiştim. O gün Halloven
Bayramları olduğu için bir sürü insan garip kıyafetlerle konsere
gelmişti ama en çok ilgiyi benim halim çekmişti

Aptulika - 03 Ağustos 2005
Chaz
Chaz
!! Broken !!
!! Broken !!

Kadın
Terazi Domuz
Mesaj Sayısı : 4543
Yaş : 28
Uyarı :
Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3 Left_bar_bleue0 / 1000 / 100Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3 Right_bar_bleue

Aktiflik Puanı :
Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3 Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3 Right_bar_bleue

Ruh Hali : Şebnem'le Can Kırıkları Üzerine Söyleşi-3 Mutlu10
Reputation : 1150
Points : 2147630787
Kayıt tarihi : 14/03/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz